YÖM Kamp’tan herkese selamlar,

Kasım ayıyla birlikte yavaş yavaş “2022’nin de sonuna geldik” duygusuna kapılmaya başladık. Yıl boyunca birçok kampta bir araya geldik; doğa ile doyasıya kucaklaştık.

Geçtiğimiz hafta sonu da (yani 5-6 Kasım’da) bu etkinliklere bir yenisini daha ekledik, Ovacık Yaylası’nda YÖM Okulları Doğa Kampı’nda buluştuk. 

Ege’nin ılık sonbahar esintisi ve huzur veren manzaraları da geleneksel doğa kampımızda bize eşlik etti. YÖM Okulları Güzelbahçe Yerleşkesi’nde eğitim gören öğrencilerimiz, velilerimiz ve eğitimcilerimizle beraber “Yaparak / Yaşayarak Öğrenme”yi doğadan aldığımız ilhamla deneyimle fırsatı bulduk.

Dilerseniz, kampımızın nasıl geçtiğinden bahsedelim sizlere biraz da…

Kamp alanına gitmeden önceki buluşma noktamız olan köy meydanında içimizi ve ruhumuzu ısıtan çaylarımızı içerek başlıyoruz güne. Bir yandan kendi aralarında hasret gideren YÖM’lü velilerimiz, ilk kez karşılaşan arkadaşlarımızın tanışıp kaynaşmaları; bir yandan da köy halkının bize karşı sıcakkanlı ve misafirperver tavırları…

Kolay kolay ayrılmak istemiyoruz köy meydanından. Ama Ovacık Yaylası’nda bizi bekleyen bir macera var. Konvoy halinde kamp alanına doğru yola çıkıyoruz. Yolda bir süre, kendi aramızda, kasım ayında olmamıza rağmen havanın 18 – 19 derecelerde olmasını tartışıyoruz. İçinde bulunduğumuz iklim krizine dair kurumlar üstü devlet politikaları geliştirilmesinin zorunluluğuyla yüzleşiyoruz bir kez daha…

Kamp alanına vardıktan sonra hiç vakit kaybetmeden çadırlarımızı kurmaya başlıyoruz. Hayli kalabalığız bu kampta. Haliyle içimizde deneyimli kampçılar kadar amatör kampçılarımız da var. Çadır kurmaya dair teknik detayları ve dikkat edilmesi gereken noktaları paylaşıyoruz onlarla. Çabucak üstesinden geliyorlar çadır kurma işinin.

Çadırlarımızı kurup kamp alanına yerleştikten sonra kahvaltılar ediyor, çaylar, kahveler içiyor, sohbet ediyoruz tabii. Neşemize neşe katıyor, yürüyüş öncesi enerji depoluyoruz hep beraber.

Kestane ağaçlarının arasından geçerek başlıyoruz ilk yürüyüşümüze. Sonbaharın bütün renkleri eşlik ediyor bize. Doğanın açtığı yolda belirliyoruz rotamızı. Doğanın uzattığı eli tutuyor; kokusunu içimize çekiyoruz. Eşsiz güzellikler içinde neredeyse 6 kilometre yürüyoruz. Kahvaltıda depoladığımız enerjimizi, meyve ve kuru yemişlerle tazeliyoruz zaman zaman.

Yürüyüş sonrası öğrenmeye atölyelerle devam ediyoruz. Doğadan öğrendiklerimizin yanına bir de doğada öğrendiklerimizi ekliyoruz…

Çakı kullanma eğitiminde güvenli çakı kullanma ve çakı ile budama tekniklerini; düğüm bağlama eğitiminde güvenli ve sağlam düğümlerle doğada hareket kabiliyetimizi geliştirmeyi öğreniyoruz. 

Mandala atölyesinde doğanın bize sunduğu malzemelerle ipleri kullanarak yaratıcılığımızı konuşturduğumuz eğlenceli bir deneyim yaşıyor; okçuluk atölyesinde okun ve yayın kullanımına dair teknik becerilerimizi geliştiriyoruz.

Yalnızca doğal ışıklar eşliğinde çıktığımız gece yürüyüşümüze rüzgardan sallanan ağaç dallarının hışırtısı ve çeşitli kuş sesleri eşlik ediyor. 

Anlıyoruz ki, yalnızca yıldızların ve ay ışığının aydınlattığı doğanın karartısı da sevdaya dahil.

Beraber bir kampı daha tamamlıyoruz böylece.

Öğrendiğimiz, paylaştığımız, deneyimlediğimiz nice kamplara.

Bir sonraki kampımızda görüşmek üzere…

YÖM Kamp’tan sevgiler,

Bir yanıt yazın